29.10.2008

Kavuşmak Lazım

Akıntı yönünde sürüklenen bir çakıl taşı gibi sürtüne sürtüne yaşlanırken alışkanlarımı değiştirme cüretine sahibim artık.Hayatımın kontrolü parmaklarımın ucunda ve istediğim gibi oynatıyorum ruhumdaki kuklayı.İçimdeki iklimi ılıklaştırdığımdan beri başımı başka omuzlara yaslamak yerine boynumun üzerine tutmayı becerebiliyorum.Gözyaşlarım eskisi kadar narin değil en ufak bir rüzgarda dökülmüyorlar.Tek başınalığı kaldırabilecek kadar kuvvetlense de kollarım; Ah.Bir de sen olsan.Yüklenirdik sevda sözlerimizle ikimiz.Giderdik uzaklara.

Kelimeleri kırgın.Yüzü dökülmüş şiir gibi

Eksikliğin bensizliğin..




Dinlenmiyor şu gönlümün kavuşmak endişesi”

20.10.2008

Noktasız Virgül


Müzikle bedenini bu kadar iyi seviştiren biri aşık olma korkusuyla kaçak bir oyunbaz haline dönüşüyor.Zaman un helvası gibi kavrulurken içimizde,tadının acı geleceğini bilerek bekliyoruz demlenmesini.Taşları yerinde oynatan depremlerin çekilip bıraktığı enkazların piçleriydik.Sahibi belli duygularımızı bile tek başına gömüyoruz.Terli ve yorgunken başımıza geçirdiğimiz o şapkanın altında üşüttüğümüzde nefes aldığını hissediyor iliklerimiz.Fahişeleşmiş bir gönülün kısırlaştırılmış hissizlikleri bile umrumuzda değil.Attığım simitleri almayan martılar var bu yaşamda.Ve ben,aynadakiyle çarpıştığımda kırılmayacak bir esneklikte olduğumu görüyorum.Buna büyümek diyorlar.Ben ne zaman ki kendi gölgemin beni yaraladığını anladım,işte o zaman yeniden doğruldum.Doğurdular içimi yeniden.
Artık
Ben ..
Ben nokta olmayı bilmem
Ben sadece virgülüm

16.10.2008

bu bir dokunuş


Dağınık bir yatak.
Yorgun bir ifade.
Pijamalı bir kadın.
Makyajsız bir surat.
Yalnız .. Yıpranmış ama çok güçlü..
Kendimle aynada çarpışmama az kaldı..
We ben hala kirpiklerimi seviyorum..

4.10.2008

benimle oynar mısın_?


Sen beni yenemedin
Çünkü ben seninle oynamadım!”
Rüzgara karşı uçamayıp takılı kalan bir uçurtma gibi olduğum yerde sayıyordum.Yırtık,birkaç kuyruğu kopmuş.Kopan yerlerine çaput bağlamakta bile geç kalınmış,yitik biraz.Kitap.Bir fincan kahve,şekersiz.Yeşil bir tişört.Dağınıklığı bile simetrik.Kelimeleri israf edemeyecek kadar yorgun ve kısık bir ses.Başında insancıklardan yapılmış tacı yok görüldüğü gibi.Makyajsız. Hasta olduğundan yer çekimine direnen bir gamzesi var.Bekliyor neyi beklediğini bilmeyerek.”Ben seni dinlemedim,sen beni anlamadın” diyor şarkı.Hayatında bu kadar pencereleri açık olsaydı içeriye hava girerdi.Peşinde dolanan bir aklım,karşılaşabileceğin seni takip eden düşüncelerim var yokluğunda.
Ne de olsa konuşmak çift taraflı bir eylemdir.
Konuşmak lazım(dı )varlığında.
Attığımdan beri havada duran bu zarlar yere mi düştü yoksa_?
Hiç sormadın ama ben en çok kirpiklerimi severdim.Öpseydin anlardın!