30.12.2007

burcyni..üç yaşında..


".....bazen dilimizin ucuna değin gelir çıkmaz sözcükler.Biriktirmeye çalışırız çocukça.Biliriz çünkü bir daha kurulamayacaktır o cümleler.Aralarına bolca ünlem işaretleri :) serpiştirmeye çalışırız hayatlarımızın içerisine.Bilmeyiz ki yazın ansızın yağmura yakalanma ihtimali gibi olasılık dışıdır(mı dır?) o mucizeyi bulmak ve yaşamak...."



üç yıl önce o mucizeyle karşılaştığında masallar okuyarak büyüttüğü ruhunda küçük aşklar biriktiren bu kız değişmeyen inadınla, klarnet sesiyle sokakta şarkı söyleyip ekmek attığı martılarınla, son bir tutamcık kalan güveniyle, sayısını hatırlayamadığı kadar hayal kırıklıklarınla, kurduğu iki kişilik cümlelerde tek özne olduğunun hatırlatılmasıyla, etkisi yirmi dört saat bile sürmeyen kararlarınla, çayın içinde eriyen şeker gibi tüketilmeye zorlandığı anlarla, şehrinde çıplak ayaklarını suya değdirirken salıncağa binmek istiyorum diye tutturmalarıyla, bonibonunu yerken her istasyonda birini bekleyen bir tip oluşuyla,”güçsüz ama dayanıklı.sabırsız ama umutlu.aşık ama pişman.deli ama sevimli.cesur ama kırılgan.zeki ama saf.sabırlı ama donuk.düşünceli ama isteksiz.konuşkan ama dilsiz.dikkatli ama dağınık.tanıdık ama yabancı.alakalı ama ilgisiz.komik ama kederli.sorumlu ama dengesiz biri gibi yaşamasıyla, içinde bir kepçe dolusu romantizm kokusu sinmiş bir çuval sadakat ve yığınla şeytan tüyünü taşımasıyla, kalbi sabit kafası karışıkken lafını hiç sakınmayıp bir kez sevdiyse hiç vazgeçmeyen tarafınla ve


hayatının ürkek kanatları altında


burcyni..üç yaşında..

27.12.2007

sessizliğin gözü kör olsun


Siyah bulutların dağılmaya başlamasıyla ortaya çıkan griliğin döktüğüm gözyaşlarınla aynı tonu tutturması tuhaf.Saç boyasam bu kadar olmaz.Umutsuzluğumun bile komik olduğunu farkettiğime göre iyileşme belirtileri gösteriyorum.Eğer bir yola tek başına devam etmek zorundaysam arkama dönüp bakmamam gerektiğini kolumdan tutup yanımda yürümeyi akıl etmeyen kişilerden öğrendim.Mor bir bonibon olsaydı bu ben olurdum.Egzantirik bir hadise.Gofret gibi çıtır çıtırım ama ısırınca ben de ses çıkarıyorum.
Naftalinlediğim ahımın kurcalanmadığı bir dünyada hafızasını bir balıkla değiştirmek isteyen biriyim.Şehrimde ayaklarım yorgunluktan patlayıncaya kadar dolaşıp vapurda sahlep içmek en büyük düşüm.Bir gecede sayısını hatırlayamadığım kadar midye dolma yiyerek yaşamıma son veremeyecek derecede beceriksiz oluşuma belki de gördüğüm dilencilere para vermem neden olabilir.Kırıklığı büyük olmasın artık diye hayallerimi küçülttüm sonra.
Hayatımın kontrolünü arayıp da bulamadığım günlerin bitişiyle son kullanma tarihi geçmiş ilişkilerimi çöpe atmanın huzurlarındayım.Birden boyu uzayan çocuklar gibi ömrümden bir kaç yıl artmışcasına yolda yürürken içime göz kırpıp olucak diyorum.Dev bir oyuncak sıpam olmasını o kadar isterim ki ona sarılarak uyuyayım bir insana sarılacağıma.Ayaklarımdan kıvılcım çıkartabilecek kadar sert fekat güçlü basmaktayım yere.Usulca geri çekilip güneşe yakın duruyorum ki içim ısınsın.
İstanbul;denizinin tuzuyla yıka her yanımdaki bıçak izlerini.Kapanana kadar sokul bana.
Kollarımı koskocaman açarak geldim riyasız küçük bir çocuk gibi.Ensemden tutup yakala.

23.12.2007

"kurabiyesiz fındık"


Kelebek kadar kısa olacak ömrümün ilk çeyreğinde yalnızlığımla baş başayız.Çay sever kendisi.Süslü olmayan ayrık cümlelerinin birleştirilmesinden hoşlanmıyor üstelik.Hangi iklim onu üşütüyor onun bilincinde.Güçsüzlüğünü benim üzerimden örtmeye çabalayanlar gibi değil o benim gibi birini özlediğini söylemekten korkuyor belki.Bunu kendine itiraf etmekten sadece.

Her sabah yeni bir hisle uyanıyorum.Hislerimin bir ikincisi olmuyor.Elimden kayıp gidebileceğini bildiğimden hayatımdaki herkese sımsıkı sarılmıyorum artık.Arandığım ölçüde arıyorum yokluğunuzu.Boğulucağımı bilsem de derin sulara dalıyorum esintinin paramparça edeceğini bilsem de kapıyı sonuna kadar aralamayı.Önümdeki duvarlara sürtünerek törpülenmekten korkmuyorum kaybedecek hiçbir şeyim yokken

Sadece yaşıyorum ve aklımdan her şeyi geçiriyorken

Diyebiliyorum

Ya şimdi tut elimden
Ya da bir daha söz etme özlemekten

20.12.2007

Kıran Kırana


”Sen ki mum gibi
İçine içine erirsin”
Dayanmanın insana hatırlattığı tükenişin demini almasını bekliyordum.Koyu bir acıyı duygusuzlaşmaya tercih ederim.Ve doğru bildiğim her şeyin yer değiştirdiğini anladığım şu günlerde sokakta yürümeyi beceremeyen biri haline gelişime üzülüyordum.Evet,ben de üzülüyorum kendime sizin gibi.Nereye kadar dayanacağıma dair merakınızı anlıyorum.Bekliyorum suskunluğumu içicem birazdan.Demini alırken acım hala kurutulmamış saçlarım.Sen gazeteleri oku.Ben hala çok şaşkınım.

Önümde upuzun bir kış olduğunu geçen sene sonunda içinde bulunduğum durumun aynısını yaşadığımı bu sefer belki daha katmerlisini hatırlıyorum.Bencil olamayan yanım,nefret ettiğim iyi niyetim,kaybedemediğim için kızdığım insanlığımdan bazen utanıyorum.İçimdeki isyan dört bir yanımdan geçiyor ama o kadar tuhaf ki zamanım bile.Nefes aldığımı unutuyorum ve öyle çok hem de fazlaca özlüyorum ki.Telefona elim gitse bile aramamam için yılgınlığım beni bilerek kasten oyalıyor.Kalbime saplanan ağrılarım ve diş etlerim yüzümden ağzımdan gelen kanla iyiyiz biz.Geçicek diyorsunuz bunu ben de biliyorum.

Her şeyle yüzleşmekten korkmayıp önüme dimdik çıkan insanları seviyordum.Ne istediğini bilerek savaşmış insanların umudunun peşinde koşacak kadar cesur olanlarını.Yorgunluğum belki de üşürken battaniyeyi içime örtmekte geç kalmandandır.Hayatta en çok kimi arıyorsan içinde buluyorsun demeleri de doğru.Oysa düşlerim başkaydı şarkısı da.Sulamayı unuttukları sevgimin çürümesi de.Koklayanlar oldu.Uzaktan bakıp dokunmaya cesaret edemedikleri çiçeğin fazlaca yağmur altında kalmasıyla birlikte kimse evine almayı akıl etmedi beni.Korunacak bir sığınak aramıyorum ben fırtınalara alışığım.Üşüyor rüzgar gülü.Çiçek kök salamadığı gibi korunmasız bir şekilde soldu

Korkma

“Yaşayacağız boynumuzun borcu
Unutma bahardır kışın sonu”

17.12.2007

Uzak


İçimde doğmayı bekleyen bir büyük kızgınlığın dışarıya çıkmasıyla dilimdeki kilidin kırılma anına denk gelir derin uykudan uyanışım.Dinlenmeyi bekleyen cümlelerim var hayatımda yıkanmış sandığım ruh kirlileri.Düştüğümde kaldırmalarını beklediğim halde bana atılan tekmelerin iziyle yaşayan bir bedenim. Kurumayan saçlarımı tarayamayacak kadar kırık kolum kanadım.Ve ruhum sakat.Yardım etme bana.Düştüysem kalkabilirim.Sakın dokunma.
Geceleri yatağa yattığımda en son huzurla uyuduğum bir zamanı hatırlayamıyorum.Saçlarımı okşa anne.Koynunda yatır beni.Senin kokunla huzur bulmak istiyorum.Sessizliğimi bile bana bırakmıyorlar.Kızgın sular döküyorlar üstüme.Nefes alsam bir an bir daha gözümü açamayacak kadar takatsiz hissediyorum kendimi.İçim sızlıyor pencere açık kalmış gibi.Aklımı yitirirsem beni sen hatırla yeter.Bir şeyim yok, sadece hafızamı yitiriyorum galiba.
Bataklığımda kurutulmamış yarım kalan sevinçlerimden kırpıntılar bile yok kuşlara atabileceğim.Beni kendinden sakın.Sırtımda taşıdığım yükün üstünde bir tuğla da sen bırakma artık yeter.Çok zayıfladım sen görmeyeli.Ayaklarım taşımıyor vücudumun hafifliğinden bulutların üstündeyim sanki.Saçlarını taradım annemin.Çoraplarını geçirdim ayağına.Karşılıklı ağlamıştık sen beni dinlemiştin ben orda değildim aslında.Annem..buz gibi havada yüzümden çıkan ateşimi ölçmek için alnımdan öpsene.Görüyorsun tükendiğimi.Telefonlarım kapalı günlerdir.Her çalışında yüreğim ağzımda yaşamaktansa böylesi daha iyi.Çokca ihtiyacım var sarılmana.
Kelimelerimin her biri kendi yolunu çizecek kadar dağınıkken kimse içimden geçenleri bilemez.Söyleyeyim birilerine kimseye acımı yaşatmayı düşünebilecek kadar bencil biri olamadığımdan ölmedim daha.İnsanlar hatalarını anlayıp kendilerini affettirmeye çalışacaklarına zamanı ileriye sarmakla kolay olanı seçiyorlar.Yaşadıklarını unutmayı.Oysa ben bilirdim içimdeki bıçak izlerinin kapanmayacağını.
Gözyaşlarımı görüp de üzülme ananem.Dünya bu kadar kötü değildi değil mi ben bu kadar çaresiz.Avucumda yanaklarını okşadığım son günün sıcaklığı.Yıkanırken ki mis gibi kokuşun.Seni son kez beyazlar için öpüşüm.Yoruldum galiba.Annanem..özledim çok..hem ben bursa’dan bayramda senin için gelicektim.geç kaldım kusuruma bakma.Çocukluğumdaki gibi sırtına saklansam..Duramıyorum ayakta..Beni de yanına alsana..

10.12.2007

Çok ters Hiç düz


Çok sevdiğin birini kırmamak için susmayı tercih ettiğin zamanların olur ki bir kelime bin duvar yıkacak güçtedir.Örgü zamanım yaklaşıyor.Hazır elimde çok ters hiç düz varken başlayayım.Bin çorap örmüşler hepsi başımda.Kırmızı olsun istersen vereyim düzden örülmüş bir kazak ben de kaldıysa sana.
Hepsi geçicek denilen sorunlarımla içimde ömür boyu kalıcaklara vereceğim hesapları denkleştirememenin huzursuzluğuyla sabah ezanını dinliyorum.Aynadaki görüntümü sevemediğimden başkalarının da benden kaçmasını sağlıyorum.Çoğu zaman haksız yere kırdığım insanların varlığını inkar edemem.İyi değilim bu sefer ama.Görmüyor musun_? Adeta adımlarımı çarpraz atmaya çabalıyorum.
Örgüye başlamam hala herkesi korkutuyor.Bunun karşılığı inziva çünkü.Ve ben hecelerimi bile kendim için oluşturuyorum kırık tarafları olsa da.Yapıştırsam da umutsuzluğum çatlak yerinden sızıyor.Bazı geceler vardır sabahı gelmek bilmeyen.Düğmesine bastığım halde ışık nedense açılmıyor.
Elimi bırakma.Korkma bir şey olmayacak bana.Çok uğultulu sadece bu tepe.Üşüyorum yalnızken.Bilirsin vazgeçmem ben birinin gerçekten yanımda olduğunu anlayınca.İhtiyacım var bazen.Her şeye rağmen yapabilecek güçteysen dokunabilirsin ruhuma.

9.12.2007

Her şey öyle şeffaf ki bakmaya korkuyorum


Camdan birer kalbimiz olsaydı kırmamak için uğraşırdık ya incinmiş duygularımızı bile bile sarmamak da bu inadımız niye anlamıyorum.Bir güvercin kanadı verdiler ellerime.Can çekiştiği halde gökyüzüne bırakamıyorum avuçlarımda sıkışmış gibi.Güneşi görüyor ama karanlıkta üşüyorum.
Bir otobüs yolculuğuydu bu şarkıdaki ilk derin gözyaşımı saklamaya çalıştığım.O kadar netti ki yansımam bile.Kendime dokunamadım.Benim yapıştırmalarını beklediğim her yanı yamalı bir uçurtmam vardı,kırdılar.Sustum.Bakma yüzüme.Kırık kanatlarımı dahi uçuramadım.
Ayağıma dolanan iplerin ucunu kaçırdığım zamanların çocuğu değilim.İnsan bir kere acıyla tanışınca daha baştan anlıyor gelişini.Ağlayamayacak kadar yorgunum.Düşsem bile kalktığımı fark edemeyecek kadar yıpranık.Soğuk bir kış günü yoldan geçen hiç kimseden utanmamacasına bir banka oturup ağlasam.Omuzumda bana ait gerçek bir elin sıcaklığı.Kendi başıma yetmeyi öğrensem de bazen ama bazen güçlü duramıyorum.Oysa ben özümde varolmayan hiçbir zayıflığı yakıştıramıyorum kendime .Annemin kızıyım.Ağlamayıp dimdik durmayı da başarabiliyorum.
Çok yorgunum.
Öyle şeffaf ki her şey..Bakmaya korkuyorum

6.12.2007

Üşüyorum üstümü örtsene annane..


Kalıcı ayrılığa çeyrek kala elimden tutan hayatı bıraktığımı sandım.Yorgun düşsem bile güçlü olduğumu biliyorum artık.Uykusuz gecelere sıkıştırılmış kalp çarpıntılarım ve kimseye söylemeye cesaret edemediğim korkularım var.Sabaha dek yatağımda düşündüğüm sorunlardan yıpranmadım da değmeyecek döktüğüm gözyaşlarına acıyorum.Hastanede yoğun bakım kapısının önündeyken umudumuzu kestiğimiz o en çaresiz anda annemin beni öyle görüşü geliyor aklıma.Hafızama kazındı.Gözyaşım iner gözlerimden yere.Annem bana anlat der niye kızgınsın.Yoruldum anne.Sarıl bana diyemem.İçimde bir fırtına ki.Üstüme üstüme gelen dalgalar var.Hani boğulsam o an huzur içinde ölemeyecekmişim korkusu gibi tuhaf.O yağmur yağar içime.Damlalar ben o haldeyken yanımda olmayıp annemin beni o halde görmesini sağlayan birileri için değil bu zamana kadar hak etmediğim halde gördüğüm nankörlüklere.Ağladım ama.Bir ikincisi olmaz.O sadece bir kere!

Belki bitemeyecek bir okul.Yarım bırakılmak zorunda kalınan işler.Kollarımı yukarıya kadar kaldıramayacak kadar taşıdığım sorumluluklarımla beraber büyüyorum.Yalnız değilim epey kalabalığız bu sefer.Dertlerimle ben yer kaplıyoruz.Ben aslında kendi sandığımın da aksine bu kadar metanetli,sabırlı ve mantıklı olduğumu bilmiyordum.Bazen arkanı dönmek gerekir.Bazen zamanını hiç yaşamamış saymayı istersin.Bazen de elindeki her şeyin değerini daha çok bilirsin.Sevdiklerim ve ben hep beraber yürüyoruz aynı yolun farklı sokaklarında.Bana hiçbir şey olmaz.İsyankarda değilim ve yaşadığım her anın farkında.

Ellerim soğuk.Ve hala bana verilen ilacı yutarken zorlanıyorum beş yaşımdaki gibi.Çok sevdiğim biri yıkasın mı yüzümü.Gamzemin sol yanağımda olduğunu bilen tanıdık biri.Sanki rüyadan uyanıcakmışım gibi boynumun sağ köşesinden öpsün.Annem ayaklarıma ruh çorabı geçirdiğinde uyanmıştım bir vakitler.Yine öyle olsun.Anneannem boşta kalan koltuğunda seni görmeyi özledim.Uyanır mısın_? Merak etme buradayım.Evimize beraber gitmek için seni bekliyorum.

...

Umudumu hiç kaybetmedim

..

Seni öyle coookh seviyorum

.