31.03.2009

cemreler



Toprağa düşen cemre gibi olmuyor içimde gömülenin güneşe yüzünü dönmesi.

Derdi de onun kadar büyük yer kaplıyor içimde.

Öyle derin kesiği.


Herkes kadarım oysa.

İnandıklarım inanmak istemediklerimden fazla benim de.


Can acım sızlıyor açık bıraktığım pencereden.

Doktora götürdüm.

Beklemiştim de zamanın bana kestiği reçeteyi.

Öksürünce ağzımdan gelen kan şahidim.

İstemiyorum bir neşter yarası.

Derdimle sırtımı güneşe dönüp karanlıkla bir ettim gündüzümü.


Herkes kadardım oysa.

Anladım ki;

Ufaldıkça senin içinde ben, ben de burda küçüldüm.


6.03.2009

belki bu gün var belki yarın yok

Hayatta söylemek istediklerini, duygularını, sevdiğini söylemeyi erteleme. Çünkü hayat planladığın gibi gitmeyebilir, yarın hiç olmayabilir.”

“Onun pahasına bu güne kadar bütün yaşadıklarımı, çabalarımı, silmek istediğim hayata geri dönmek istediğim tek andan başlatmak istiyorum herşeyi.Orada o kararı vermemiş, verememiş olmanın pişmanlığını ömrüm boyunca yaşadım ben çünkü.


Dünyada vedalaşırken görmek istediğim en önemli hesabım Sevim’i, hayatım boyunca hiç kimseyi sevmediğim kadar sevdiğim o kadını bulup ona sevdiğimi söylemekti.Ona o gün söylemediğim herşeyi, içimde büyüyen o yumruyu anlatmak.Belki son anımda ona sarılmak.Şimdi kendimi buna hazırlıyorum.Belki bu bile ertelemek.Ama artık bu son durak biliyorum.Hazır olacağım ve karşısına çıkacağım.

Hayatım boyunca ona git diyişimin sebebi küçük garantilerimi kaybetmek istememekti belki.

Oysa o kararı verseydim, ona daha önce sağğımda gitseydim belki de bütün ömrümce çektiğimden çok daha az acı çekerdim


“Son Ders” Filminden alıntıdır ..

1.03.2009

Yeşil Beyaz İstasyon İnsanları


Hani bazı şehirlerin kendi has bir duruşu vardır tıpkı insanlar gibi.Marur, biraz küsgün ve özlemiş hissetti istasyon beni görünce görünce kendini gibi hissettim.Yüklediğimiz anlamlar kadar etmeyen katıksız gerçeklerle dolu olan bu şehri ne kadar çok özlediğimi terminalinde döktüğüm yaşlardan bilirim.Bildim yine ve ömrümün sonuna dek yaşayabileceğim bir yer olduğunu biliyordum artık.Bu şehirde sözümüzü geçiremediğimiz duygularımız gibi beni çeken bir şey var ve nemli havasını soluduğum istasyonun misafiriyim şimdi.

Bursa’nın ayazında gri kapşonunu kafasına geçirmiş, yarı telaşlı ve hüzünlü bir kadının bir bankta geçmişiyle yüzleşip simitini kuşlarla paylaşmasından ibaret değildi aslında yaşadığım.Önce bu bankla yarı çekingen baktık birbirmize.O hafifçe sırıttı hatırladın mı der gibi.Ben de kafamı salladım ve gülümseyerek geçtim önünden.Biliyordum bazı şeylerin değişmeyeceğini.
Bu zamana dek güçlü durmanın ne demek olduğunu ve yalnızlığı bana öğreten şehri bıraktığım kadar alımlı görmek mutlu ediyordu beni.Kırmızı giymişti ve beni hep böyle güzel hatırla bayram yeri gibi dercesine durdu karşımda.Dokundum taşlarına.Han’da demli çayını içtim Bursa’nın.Beni unutmayasın diye,arkamı da dönmedim; güzel şeyleri anımsayarak tek başına.
Sokaklarında üşümüş ellerim cebimde yürüdük anılarımla.Eskiden arayıp da bulamadığım Kağıt Helva’yı köşebaşından aldım.Sonra güldüm bir de kendime.Ben gittiğim beri ne çok şey değişmiş, kağıt helva bile var der gibi bir kağıt helvanın alınganlığı da yaptım şehre.Ve buranın havasından mı suyundan mı sevdiklerinden midir bilemem ama kalbimde bir yumru hissederek kendimi rüyadasın diye kandırmakla geçirdim saatlerimi ki içimdeki yaraların dikeni batmasın diye.Ve son olarak ödenmesi gereken bir borç için gitmeliydim..Nereye_?
Evet.Yaradan’ a bir borcum vardı.Kapattım başımı girdim Allah’ın evine.Dünyada bu yaşıma dek beni en çok etkileyen tek yer oldu yeşil bir zaman içinde ,o da Ulu Cami’idi.Ve anladım ki hala Öyle.Kısa vakitlere çok şey sığdırmak zor olsa da oraya sığınmak benim için harika birşeydi.
Yeşil Beyaz giyinmişsin adamım.Çok güzeldin o gün.Yağmurunu dökmüştün yüzüme.Ki ben yağmurlu havaları da sevmem,biliyordun buna rağmen anladım ki Bursa, Ben seni çok ama çok seviyorum.

Beni özlemesen de ,sevmesen de, İstanbul’a gittim diye kırılma bana yıllarımı verdiğim şehir.Senin unutmadım tozlu sokaklarının kokusunu.Geleceğim.Beni o zamana dek özle.