Birkaç adım atmakla başladı işe.
Önünde duran çocukluğuyla “sendelemece” oyunuydu bu.
Sağ baş ve işaret parmaklarının arasına sıkıştırdığı pedalı çevirdi, çevirdi.
Paslanmış ayaklarına eskimiş bir kap geçirerek dönüşünü izlemeye devam etti.
Düşme korkusuna rağmen yanına yaklaştı ve
Pedalların ayaklarından kayışına hayran sürdü, sürdü.
Yorulmak bilmiyordu yokuştan inen yüreği çarparken
Aşk da böyle bir şeydi işte.
İçinden kayıp gitme ihtimaline rağmen son sürat geliyordum sana.
Düştüm.Dizlerim kanadı.
Her çocuk gibi ağlasam da yine bindim o bisiklete.
Yüreğimin pedallarını çevirdim,çevirdim ve
Senin,onun, diğerlerinin o yokuştan indiğimdeki çarpıntıyı engellemesine izin vermedim.
Sendelemek bisiklet sürmenin keyfidir.Zamanı geldiğinde frene basmak gerekir.
Çocuk değilim.Basmam gereken bir frende yok üstelik.
Haydi senle bisiklete binelim..
4 yorum:
benim hiç bisikletim olmadı ve bilmiyorum binmeyi..
belkide gerçek bir sevgilim oldu ama bilemedim sevmeyi..
bu ikisi bağlantılıysa birbirine..
sadece bir bisiklet resmi çizebilirim şimdilerde..
çok üzel bi yazı olmuş bucum :)
ben sana öğretirim :)
belkide çok geç bucum.. (:
Hayatın kısa olduğunu söyleyen bizleriz.Şöyle düşün bir gün içinde koskoca 24 saat var.Geç kalmış sayılmazsın..
Ben de hakeden nasıl sevilir onu öğrenmek isterdim mesela.Hiç karşılaşmadım.Yaşadığıma göre hala şansım var..
Bisiklet iyidir bitterim..
Yorum Gönder